Ermenilerin nesillerdir aktarılan becerileriyle büyük katkı sağladığı Osmanlı fotoğrafçılığının detaylarını, Vahan Altıparmak‘ın kaleminden çıkan bu değerli makalede bulacaksınız.
Osmanlı Fotoğrafçılığında Ermenilerin Rolü
Vahan Altıparmak
1826 yılında Nicéphore Niépce’in 8 saat kamera başında bekleyerek elde ettiği ilk görüntü ile başlayan fotoğrafçılığın, Anadolu ve Orta Doğu’ya yayılmasında önemli bir yeri vardır İstanbul’lu Ermeni’lerinin. İlk fotoğraf stüdyosunu açmasıyla da Péra (Beyoğlu) büyük bir Hıristiyan kesimin yaşadığı yer olarak merkez haline gelir. “Bir meslek öğrensin” diyerek çocuklarını İstanbul’a fotoğrafçıların yanına yolluyan Ermeni ailelerin sayesinde fotoğrafçılık Anadolu’ya yayılmaya başladı ve Ermeniler’in kesin hakim olduğu bir meslek oluverdi. Her geçen gün zorlaşan hayat şartları yüzünden topraklarını terk etmek zorunda bırakılan Ermeni’lerle beraber fotoğrafçılık da Orta Doğu ülkelerine yayıldı.
İlk fotoğraf stüdyosu
Osmanlı halkına fotoğrafın bulunuşu ilk kez İstanbul’da Türkçe, Arapça, Fransızca, çıkarılan Takvim-i Vekâyi gazetesinin 28 Ekim 1839 günü 186. sayısında duyuruldu. Osmanlı’da ilk fotoğraf stüdyosu Yunan asıllı Vassilaki (Basile) Kargopoulo (1826-1886) tarafından Péra’da Rus Konsolosluğu’nun yakınlarında 1850’de kuruldu. Özellikle turistlerin ilgisini çeken, İstanbul kıyafetleri ve sokak satıcıları üzerine yoğunlaşan çalışmaları ile tanılan Kargopoulo’nun, turistlere giydirdiği Osmanlı kıyafetleriyle resimler çektiği için büyük bir giysi koleksiyonu olduğu bilinmekte. 1877 Nisan ayında saray fotoğrafçısı olan Kargopoulo, 1879 Galatasaray Lisesi yakınlarında ikinci bir stüdyo daha açarak tüm Cadde-i Kebir’e / Grande rue de Pera (İstiklal Caddesi) hakim olduktan sonra bir şube de Edirne’de açar. Kriminolojide bir ilke imzasını atan Kargopoulo, Osmanlı Nazırı Kamil Paşa’nın emri ile İstanbul hapishanelerindeki mahkumların fotoğraflarını çeker. Çekilen fotoğraflar daha sonra karakollara gönderilerek yeni vakalarda suçluların kolay tespit edilmesinde kullanılır.

Görsel Kaynak
El Chark’tan Sabah’a
Kargopoulo’nun Cadde-i Kebir’de açtığı ilk stüdyodan sonra ilerki yıllarda bir fotoğraf merkezi olan Péra’da açılan ikinci stüdyo’nun ismi El Chark. 1823’de Ermeni anne ve Suriye’den göç eden Katolik bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Pascal Sébah, 1857’de açtığı stüdyoyu 1860’da Péra’daki Postacılar caddesine taşıdı. Sébah 1873’de Viyana’da yapılan uluslararası sergide Les Costumes Populaires de la Turquie adlı albümü ile altın madalya alıp Sultan tarafından 3. derecede Mecidiye nışanı ile ödülendirilir. 1878’de Exposition Universelle adlı uluslararası sergide Mısır’da çektiği Nubian desert tribes adlı albümle gümüş madalya kazandı.
Pascal Sébah’ın El Chark stüdyosu ve negatifleri 1881 yılında çıkan bir yangında kül olur. Pascal 1883’de kalp rahatsızlığı sonrası emekli olur ve 15 Haziran 1886’da ölür. Yanında asistan olarak çalışan kardeşi Cosmi, Sébah Pascal’ın oğlu firmayı yönetebilecek yaşa gelene kadar stüdyonun başında kalır. 1888 yılında henüz 16 yaşında Pascal’ın oğlu Johannes (Jean) Sébah (1872-1947) atölyeyi devralır ve aynı zamanda Fransız fotoğrafçı Polycarpe Joaillier ile ortak olup stüdyonun ismini Sébah & Joaillier olarak değiştirirler. Kendi ve babasının çektiği resimlerde “J P Sebah” (Jean Pascal Sébah) imzasını atarak babasının şöhretinden yararlanır.

Görsel Kaynak: İstanbul Modern Arşivi
1905’de Joaillier’in Paris’e geri dönmesiyle birlikte stüdyoyu bir müddet tek başına yöneten Jean, 1910’da Hagop İskender ile ortak olur. Jean ve Hagop 1934 yılında emekliye ayrılınca Hagop’un oğlu Bedros İskender ve ortağı İsmail İnsel stüdyoyu devralır. Stüdyo en sonunda İnsel’e kalır ve ismi Sabah olarak degiştirilir. Pascal Sébah’ın kurduğu, Péra’nın en büyüğü olan bu ünlü stüdyo, açıldıktan 95 sene sonra 1952’de kapanır. Johannes Sébah 6 Haziran 1947’de öldüğü vakit babası gibi o da Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’na gömülmüştür. Bazı kaynakların belirtiği gibi Levanten kökenli değillerdi.
Abdullah Biraderler sahnede
Osmanlı dönemindeki en önemli fotoğrafçılar ise Abdullah Biraderler’dir. Fildişi üzerine oyarak yapdığı Sultan ve hükümet adamlarının portrelerini daha sonra boyayarak ün yapan ve bu dalda en büyük isim olan Sarraf Mikayel Abdullahyan’ın (1809-1882) büyük oğlu Viçen Abdullah (1834-1902), kardeşler arasında fotoğrafçılık yapan ilk kişidir. Viçen 1856’da Alman kimyager Rabach’ın Beyazıt’a kurduğu atölyede fotoğrafçılığı öğrenip 1858’de Rabach’ın Almanya’ya geri dönmesiyle atölyeyi satın alır ve fotoğrafçılığa başlar. Aynı sene kardeşi Kevork Abdullah (1839-1918) Venedik’deki Murat Rafaelyan Ermeni Sanat Okulu’nu birincilikle bitirirerek İstanbul’a dönüp kardeşi Viçen’le beraber çalışmaya başlar. Kardeşlerin en küçüğü olan Hovsep Abdullah (?-1902)’ın da kardeşlere katılmasıyla stüdyo kurulur.

Görsel Kaynak
Viçen’in sanat çevresi sayesinde kardeşler kısa sürede isim yaparlar. Çalışmalarını bir süre devraldıkları stüdyoda sürdüren kardeşler, 1863’de Osmanlı’nın Tarımsal Üretimi ve El Zanaatları sergisinden sonra fotoğrafta tek isim olurlar. Aynı sene Sultan Abdulaziz’in özel fotoğrafçısı olan kardeşler, 1867’de Péra’daki eski Rus Sarayı (Rus Elçiliği) yakınında stüdyo açarak Péra fotoğrafçıları denilen gurubun içine girerler ve stüdyonun ismi Abdullah Frères (Abdullah Biraderler) olur. Aynı sene Paris’te düzenlenen internasyonal fotoğraf sergisinde ödül kazanırlar.
Sadrazam Fuad Paşa’ya yakınlığıyla tanınan Viçen, Osmanlı Meclisi’nin bütün üyelerinin resmini çeker. Sultan Abdulhamid döneminde saray fotoğrafçılığını sürdüren kardeşler, Sultan’ın emri ile imparatorluğun her köşesinin resmini çekmişlerdir. Bir fotoğraf meraklısı olan Sultan Abdulhamid, bu fotoğraflar sayesinde imparatorluğun bir çok yerini oturduğu yerden tanıma imkanı bulmuş ve bu resimleri diğer ülkelere göndererek imparatorluğun ne kadar modern olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Sultan Abdulhamid’in hazırlattığı ve Yıldız Albümleri olarak bilinen koleksiyonda bulunan 35.000 üzerinde fotoğrafta Abdullah Biraderler’in büyük rolü vardır.
1870’de Société française de Photographie üyesi olan kardeşler, 1892’de dördüncü sınıf Osmaniye ve üçüncü sınıf Mecidiye nışanıyla ödüllendirilirler. Kariyerlerinin sonlarına doğru Kevork ve Hovsep 1886 yılında Mısır Hidivi Tevfik Paşa’nın davetlisi olarak Nil nehrinde bir geziye katılırlar. İki kardeş gezi sonrası Kahire’ye yerleşip orada bir stüdyo açarlar fakat 1895’de tekrar İstanbul’a dönerler. Meşhur stüdyo 1899’da bütün negatifleriyle beraber Sébah & Joaillier’e satılır. Viçen kısa bir müddet sonra ölür. Birçok Ermeni fotoğrafçı yetiştiren kardeşlerden Viçen’in Müslümanlığı seçtiği ve Maçka Mezarlığı’na defnedildiği söylense de bunu ispat eden hiçbir kanıta rastlanmamıştır. Zira Viçen’in cenaze töreninin Pangaltı Mıhitaryan Ermeni Kilisesi’nde olduğu ve ölmeden önce Katolik Ermenisi olduğunu gösteren belgeler mevcuttur.
Boğos Tarkulyan ve oyuncakları
Ermeni asıllı bir başka Péra fotoğrafçısı Boğos Tarkulyan (?-1940)’dır. Kumkapılı Haçik adlı bir balıkçının oğlu olan Tarkulyan, fotoğrafçılığı Karakaşyan biraderlerin atölyesinde çırak olarak başlayıp Abdullah Biraderler’in yanında öğrenmiştir. 1890’da Cadde-i Kebir’de açtığı Phébus adlı stüdyo ile kendi ismi de Febus Efendi olarak anılmaya başlanmıştır. Uzun seneler resim dersleri alan Tarkulyan, özellikle portre resimler üzerine çok başarılı çalışmalar yaptı ve çektiği fotoğrafları pastel renklere boyama konusunda büyük ustaydı. İkinci Abdulhamid’in saray fotoğrafçılarından biri olarak 23 sene çalışmış, V. Mehmed zamanında sık sık saraya davet edilerek saray erkanının fotoğraflarını çekmiş, beşinci derecede bir Mecidiye nişanıyla ödüllendirilmiştir. 1890’lı yıllarda, Fransa’dan stüdyosuna getirdiği büyük bir oyuncak at ve çoğu kişinin ismini bile bilmediği bisiklet ve diğer oyuncakları kullanıp çocuk resimleri çekerek ün yapmıştır. Mayıs 1900’de stüdyosu, bitişiğindeki Hanaki Kahvesi’yle birlikte yanınca fotoğrafhanesini Tokatlıyan Otel’in karşısında bir dükkana taşır ve 1935’lere kadar çalışmalarını burada sürdürür.
Cumhuriyet döneminde de ününü koruyan Tarkulyan, Atatürk’ün önemli fotoğrafçılarından biridir. Atatürk dışında devrin ünlüleri arasında Muzaffereddin Şah, II. Wilhelm, Bulgar Kralı Ferdinand, I. Karl, Sırp Kralı Pierre de onun stüdyosunda fotoğraf çektirmiş kişiler arasındaydı. Birinci Emisyon Kağıt Paraların 50 / 100 / 500 ve 1000 Liralarındaki Atatürk Portresi, Boğos Tarkulyan tarafından çekilen Atatürk Portre fotoğrafından alınmıştır.

Boğos Tarkulyan, Denizci Çocuk Stüdyo Fotoğraf
Görsel Kaynak
Péra ve Saray
Péra’lı fotoğrafçılardan, Abdulhamid’in bir diğer saray fotoğrafçısı Gülmez Biraderlerler (Yervant, Artin, Kirkor), portreler ve İstanbul’un kırsal görüntülerinin fotoğrafçılarıydılar. Kardeşlerin özelikle İstanbul üzerine olan çalışmaları oldukça kaliteliydi. Bu yüzden Sultan Abdulhamid tarafindan 1893 Chicago’da yapılan uluslarası fotoğraf sergisine gönderilmek üzere İstanbul’un panaromik resimlerini çekmekle görevlendirildiler. 1900’lerin başında stüdyolarını fotoğrafçı Aşil (Achille) Samancı’ya devrederek ortaklığa son verdiler. Bir diğer ünlü Ermeni fotoğrafçı olan Aşil Samancı, stüdyonun ismini sonradan Apollon olarak değiştirmiştir. Fotoğrafçılığı Abdullah Biraderler’den öğrenen Samancı, Türkiye’de magazin fotoğrafçılığını başlatan kişidir ve dergi ve gazeteler için resim çekmekle ün yapmıştır. Apollon Fotoğrafhanesini idarecilerinden bir diğeri ise Jerom Sıvacıyan‘dır.
Papazyan Biraderler (J.D. ve Mateos Papazyan)’de ünlü saray fotoğrafçılarındandır. Aslen Bursa’lı olan kardeşlerden Mateos Papazyan İstanbul’a taşınarak 1867’de Beyazıt’da Antuan Zilpocyan ile ortak olmuş, fakat ortaklık fazla uzun sürmemiştir. 1882’de İskenderiye’de Ras-el-Tin şehrinin İngiliz işgali sırasında Mısır’da bulunmuş ve bu zaman süresince değerli savaş resimler çekmiştir. Mateos’un resim ve kartpostalları özellikle saray eşrafının portreleri, İstanbul’un kırsal görüntüleri ve panoromik görüntüler üzerinedir. Mateos 1883’de Péra’da bir stüdyo daha açmış fakat o da kisa bir süre sonra kapanmıştır. Elimizde bulunan ve Bab-ı Ali’deki Dahiliye Nezareti’nden Hüdavendigar Viayeti’ne gönderilen 15 Ağustos 1915 tarihli bir telegraf dolayısıyla Papazyan’nın tehcire maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
Mihran İranyan Péra’da bulunan diğer ünlü bir fotoğrafçı, stüdyosunu Cadde-i Kebir’de 1891’de açmış. İstanbul’un doğal güzelikleri, eski binalar ve panoramik çalışmaları batılılar tarafından büyük ilgi gören ve değerli çalışmalar. İstanbul’da çalışan diğer Ermeni fotoğrafçılar: Dildilyan’lar, Garabed Amirayan, Garabed Bagdasaryan (Stüdyo Amerikan Fotoğraf), V. Hisarlyan, Y. Nalbantyan, K. Mozyan, Kirkor Derarsen (Stüdyo Parnasse), Garabed Papuçyan, Mıgırdiç Çobanyan, Jirayr Amiryan, Takvor Çırakyan, Bedros Şakaryan, Hagop Semerciyan vb.
Mısır’ın ustaları
Garo Kürkman’ın Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni Ressamlar adlı eserinde bulunan Saz Çalan Kız ve Müzisyenler adlı resimleriyle bilinen büyük usta Gabriel Lekegian hakkında bugüne kadar Türkiye’de hiç bir bilgi bulunamamasının sebebi sanatçının Mısır’a göç etmiş olmasıdır. Gabriel Lekegian Osmanlı tarihinin ilk suluboya ustasıdır, Hamidiye olaylarından sırasında Mısır’a göç etmiş ve 1887 yılında Kahire’ye yerleşerek resim sanatını bırakıp fotoğrafçılığa başlamıştır. Mısır’ın tarihi yapılarını konu alan Lekegian 1892’de Paris International Fotoğraf Sergisi’nde birinci gelerek altın madalya, 1893 Chicago International Sergisi’nde yine birinci gelerek en büyük ödülü kazanmıştır. Daha sonra Mısır’ın ve Afrika’nın birçok yerinde kırsal kesimleri ve doğal güzellikleri ile ilgili resim çekmeye başlayan Lekegian II. Abbas tarafından saray fotoğrafçısı ilan edilmiştir. Dünyanın en usta fotoğrafçılarından biri olan Lekegian’ın fotoğrafları önemli koleksiyonlardadır ve çok değerlidir.

Görsel Kaynak
Mısır’lı bir diğer ünlü fotoğrafçı Foto Venüs’ün sahibi Arakel Artinyan (Monsieur Venüs)’dır. Aslen Kayserili olan Artinyanlar Mısır’a 1896’dan sonra taşınmış, Arakelin babası Jakop (Yakup) Artinyan Kral I. Fuad zamanında saray dişcisi olduğu için Arakel saray fotografçısı Avusturya’lı Hanselman yanında öğrenmiş sanatı. Arakel Artinyan’ın yanında yetişen Van Leo (Levon Boyacıyan) 20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından, MGM Film Stüdyosu’nun portre fotoğrafçısı, kardeşi Angelo ve Angelo’nun kızı Katia Boyacıyan Fransa’da ünlü birer fotoğrafçı. Mısır’ın İskenderiye şehrinde ün yapan bir diğer Ermeni fotoğrafçı Vahram Manavyan’dır.
Fruchtermann etkisi
Osmanlı devrindeki çekilen fotoğrafların dünyaya dağılmasında büyük rol oynayan Max Fruchtermann’dır. 1852’de Avusturya-Macaristan İmparatorlugu’nda Kalucs şehrinde doğan Fruchtermann, 1867’de İstanbul’a gelerek iki yıl sonra 17 yaşında Yüksekkaldırım 13 numarada bir çerçeveci dükkanı açtı ve aynı sene ilk Osmanlı kartpostal serisini Breslau’da bastırdı. Böylece Osmanlı coğrafyasından panoramalar sunmanın ötesinde gündelik yaşam, insan portreleri ve siyasi olaylar hakkında ipuçları sunan birer belge niteliğindeki kartpostalların serüveni başladı ve 1918’de ölümüne kadar devam etti. Bu zaman içerisinde milyonlarca kartpostal hazırlayan Fruchtermann’ın 600.000 parçalık bir koleksiyonu 1966‘da gelini Anna Fruchtermann tarafindan 2.500 lira’ya bir eskiciye satılmış, koleksiyonun bugünkü değeri milyonlarca dolar. Fruchtermann hazırladığı kartpostalların birçoğu Ermeni fotoğrafçılar tarafından çekilen resimlerden alınma. Fruchtermann İstanbul’da editörlüğünü yapdığı kişilerden biri Muradyan, diğeri ise Şişli’deki Misak Arabyan. Anadolu’da ise 50’ye yakın Ermeni Fruchtermann editörü olarak çalışmaktaydı.
Tüm bu fotoğrafçılara teknik donanımı sağlayan, fotoğrafın ticareti ile uğraşan, fotoğraf malzemeleri ithal eden en büyük üç firmanın sahipleri; Onnik Diraduryan, Karakaşyan Biraderler ve Nadir Fotoğrafhanesi’nin sahibi G. Papuçyan’dır. Osmanlı döneminde fotoğraf konusunda yayınlanan ilk kitap Sarkis Torosyan’ın Risale-i Fotoğrafya’sıdır. 1866 yılında basılan bu kitap Türkçe olmasına karşın Ermeni alfabesiyle kaleme alınmıştır. Arap harfli Osmanlı alfabesiyle basılan ilk kitap ise 1872 yılında basılan Yüzbaşı Hüsnü Bey’in Risale-i Fotoğrafya’sıdır. Türkiye’nin ilk Türk stüdyo fotoğrafçısı ise Hasan Behçet’dir. Sanayi mektebini bitirdikten sonra bir tanıdığı vasıtasıyla fotoğrafçı Garabed Kirkor Solakyan’ın yanında 1908’de çırak olarak işe başlayıp 1917’de Solakyan ustanın ölümüyle atölyeyi 500 TL satın alıp adını Foto Hasan Behçet olarak değiştirir. 1917’de Konya’da açılan bu stüdyo halen Foto Hasan Behçet adıyla faaliyetini sürdürmektedir. Kayserili bir din adamı: Yessai Garabedyan
Yessai Garabedyan ekolü
İstanbul ve Anadolu dışında bulunan Osmanlı topraklarında da fotoğrafçılığın yayılmasında Ermeni’lerin büyük payı olmuştur. Kayserili bir din adamı olan Yessai Garabedyan (1825-1885), 1858’de İstanbul’a giderek Abdullah Biraderler’den 1 sene boyunca fotoğraf hakkında bilgi edinir. 1859 yılında o zamanlar Osmanlı toprağı olan bugünkü İsrail sınırları içerisindeki Filistin’in Kudüs şehrine papaz olarak gider. 1859 yılında Orta Doğu’nun ilk fotoğraf okulunu Kudüs’deki Surp Hagop Ermeni Kilisesi’nin tavan arasında açar, bu aynı zamanda Ortadoğunun ilk fotoğraf atölyesidir. Daha sonra Londra ve Paris’te fotoğraf üzerine eğitim gören Garabedyan fotoğrafın Orta Doğu’ya yayılmasını sağlayan en önemli isim. Öğrencilerinin tamamı Ermeni olan Garabedyan, 1865’de Kudüs Ermeni Patrikliği’ne yükselir. Garabedyan Ermeni din adamlarının resimlerini çekerek günümüze önemli bir miras bırakmıştır.
Yessai Garabedyan’ın okulundan yetişen öğrencilerden biri de Garabed Krikoryan‘dır. İstanbul’da doğup büyüyen Krikoryan, 1860’da dini eğtim görmek amacıyla Kudüs’e gider. Daha sonra evlenip kilise hayatından ayrılan Krikoryan Kudüs’te 1883’de açılan ilk fotoğraf stüdyosunun kurucusu ve aynı zamanda Abdulhamid’in Filistin’deki fotoğrafçısı. Filistin’de çektiği resimlerin büyük bir kısmı Yıldız Albümleri arasındadır. Krikoryan, Kaiser Wilhelm II 1899 yılında Filistin’i ziyaret edince Kaiser’in özel fotoğrafçısı olarak bütün resimleri çeken kişidir. Krikoryan çoğu Ermeni olan birçok usta yetiştirmesiyle bilinir. Garabed Krikoryan’ın yanında yetişen ve Almanya’da fotoğraf eğitimi alan oğlu Hovhannes (Johannes) Krikoryan baba mesleğini babasının ölümünden sonra sürdürür. Garabed Krikoryan’ın yanında çalışan Filistinli Halil Raad (Filistin’in ilk Arap Fotoğrafçısı) 1890’da Krikoryan’ların tam karşısında bir stüdyo açarak büyük bir rekabet başlatır. Rekabet Halil Raad’ın yeğeni Necla (barış gelini) Hovhannes Krikoryan’la evlenince sona erer. İki stüdyo da 1948’de İsrail Filistin’i işgalinden sonra kapanır. Filistinli bir diğer fotoğrafçı da Hayfa (Haifa)’lı Hacadcıyan.

Görsel Kaynak: Malikian Arşivi
Yessai Garabedyan tarafından yetiştirilen Kirkor İskhanyan’ın Filistin’de kurduğu stüdyo o günlerden geriye kalan tek stüdyo. İsrail’in işgalinden ve sonraki zor günlerde bile açık kalmış, günümüzde torunu Varujan İskhanyan tarafından işletilen stüdyo 1877 yılında kurulmuş ve tam 130 senelik. Varujan, Ürdün Kralı Kral Hüseyin’in fotoğrafçılarından. Yessai Garabedyan’ın yetiştirdiği bir diğer fotoğrafçı ise yüzyılın sonunda Kharpert (Harput)’e yerleşen ve kardeşiyle birlikte fotoğrafçılık yapan Mihran Tütüncüyan’dır.
Orta Doğu’daki fotoğrafçılar
Diyarbakırlı Sarafyan kardeşler Abraham (1876-1926), Boğos (1876-1934) ve Samuel (1884-1941) Hamidiye olayları yüzünden Diyarbakır’dan Lübnan’ın başkenti Beyrut’a göç ederler. Abraham ve Boğos Betrut’da Sarafyan Kardeşler olarak bilinen stüdyolarını açarlar. Daha çok renklendirilmiş kartpostallarla meşhur olan kardeşler Suriye, Filistin ve Lübnan’daki eski evler ve tarihi yapılar ve şehirlerin önemli binaları üzerine yaptıkları kartpostalları yabancılara büyük miktarlarda satarlar. Sarafyan kardeşler ikinci stüdyolarını Kudüs’de açmış ve çektikleri Hıristiyan’lığın kutsal yerlerinin resimlerini kartpostal olarak satan başarılı fotoğrafçılar. Sarafyan kardeşlerin Beyrut’ta açtığı bu stüdyo Lübnan’da açılan ilk stüdyo değil. Lübnan’da açılan ilk stüdyolardan biri Melkonyan Kardeşler’e ait, açılış senesi 1869 veya 1870’dir.
Beyrut’lu diğer bir Ermeni fotoğrafçı Abraham Giragosyan’dır. Fransız fotoğrafçı Paul Félix Bonfils 1860’da bir askeri görev için geldiği Lübnan’a 1867’de ailesiyle temelli taşınır. Arap dünyasında ün yapan bu Fransız fotoğrafçı, Lübnan’ın ilk stüdyosunu Beyrut’a taşındıktan kısa bir zaman sonra açar. Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır, Yunanistan gibi ülkelerde daha çok tarihi güzelikler ve Arap dünyasının yaşantılarını konu aldığı resimlerini Batılı turistlere satarak ün yapar. Bonfils 9 Nisan 1885’de öldükten sonra, stüdyoyu karısı Marie Lydie Cabanis işletmeye başlar. Bonfils’in bu ünlü stüdyosu 1894’de Fransa’ya geri dönen karısı tarfından Abraham Giragosyan’a bütün negatifleri ve haklarıyla beraber satılır. Orta Doğu’nun en büyük, dünyanın sayılı fotoğraf koleksiyonlarından biri böylece Giragosyan’ın eline geçer, bu fırsatı iyi değerlendirerek Giragosyan büyük bir servete sahip olur.
Orta Doğu’da bulunan diğer meşhur Ermeni fotoğrafçılardan bazıları: Suriye’nin Alepo (Halep) şehrinden Philippe, Vartan ve Hagop Derunyan Biraderler, Ürdün’ün Amman şehrinde Berberyan, Irak’ın Bağdat şehrinden Z.G. Donatossian, Kıbrıs’ın Lefkoşe şehrinden Margoyan Biraderler.
Abdullah Biraderler, Boğos Tarkulyan, Gabriel Lekegian gibi fotoğrafçıların eserleri, İstanbul’un nostajik güzelliğinden, Orta Doğu’nun büyüleyici çöl yaşantısına bizleri hayranlıkla geri götürebilir. Yüzlerce Ermeni fotoğrafçıdan sadece birkaçını sayabildik bu yazıda ve Ermeni’lerin nesillerdir aktarılan becerileriyle Osmanlı’ya kazandırdığı sadece bir sanatı.
19’ncu ve 20’nci yüzyılın diğer Ermeni Fotoğrafçıları
Şehir | Fotoğrafçı |
Adana | Kaspar Tütüncüyan, Sarkis Der-Torosyan |
Amasya | Ghazaros Kayıyan, Mıgırdiç Najyan, Tornig Terzibaşyan |
Ankara | K. Cevahirciyan, Y ve M Mugamyan Biraderler |
Antakya | K. Mısırlıyan |
Antep | Attar Eghia, H. Halaçyan, Hartyun Mardikyan, Kasbar Koca Pilavcıyan, Krikor Messerlyan, Lekimyan, Mihran Halaçyan, Salim Hatkayan |
Bağdat | Arşak |
Beyrut | Manug Alemyan, Melkonyan Biraderler (Dikran, Diran, Melkon), Varujan Setyan |
Erevan | Ohannes Kurkcuyan |
Erzincan | Harutyun Rapayelyan, Himayak Askiyan, Himayak Azadyan, Nerses Der-Gazaryan, Parseg |
Erzurum | Agop Kazancıyan, Himayeh Azadyan |
Haçin | A. Haygazyan, Armenag Zomcukyan, Bedros Çolakyan, Garabed Nersesyan, Hovhannes Bekerciyan, Murad Adonyan, Yeprem Nersesyan |
Harput | Askanazyan Sursurya, Harutyun Sursuryan, Sursuryan Biraderler (Mardiros, Hovhannes) |
Hayfa (Filistin) | J.H. Halacyan |
İstanbul | Aram Balyan, Arşag T. Sedefciyan, Çamlıcıyan, Eduard Kasparyan, Garabed Amiryan, H. Izmirliyan, H. M. Çukureciyan, J. Joseph, J.P. Hekimyan, K. Hugasyan, K. Kurken, Karnik M. Maziyan, M. Arslanyan, M. Itaryan, M.J. Contanzyan, O. Aharonyan, O. Diradur & Co., P. Çakaryan, Raphael Hendamyan, Raphael Nazaret (Studyo Nazaret ve Ortakları), Robert Karakaşyan, Turşuyan Biraderler |
İzmir | A. Boyacıyan, Acemyan, B. Cicilyan, Carlo Bükmeciyan, I. Saryan, Krikor Zeki Kesirbaşyan, L. Makinistyan, Mardiros Mavyan, T.F. Asfaryan |
Kastamonu | Cevahirciyan, K.K., Levon Çeraz, Tz. Dildilyan |
Kayseri | Mıgırdiç Sakayan, S. Istepanyan, Yusufyan |
Konya | Garabed K. Solakyan |
Kudüs | Elia Kahveciyan, Garabed Yazıcıyan, H. Mardikyan, Yezekyel Kevork |
Manisa | Movses Yehparyan |
Maraş | Hovhannes Varjabedyan |
Merzifon | Dildan Biraderler |
Mısır | A.T. Sedefciyan, Alban, Aram Balyan, Armand |
Samsun | Dildilyan, H.A. Lusinyan |
Sivas | Encababyan Biraderler |
Şam | Armenak Badrikanyan, George Taksacyan, S.G. Harentz |
Tahran | Anik Harutyunyan, Antoin Sevruguin, Antranik Harutyunyan, Boris, Hovsep Han, Melik, Sam Well, Setrak Hovsepyan |
Talas | Harutyun Stepanyan, Sarkis Stepanyan |
Tiflis | D.I. Ermakov |
Tokat | Arsen Margozyan, Ohanig K. Gukbacyan, Yervant Nalbantyan |
Trabzon | Haçik Çolakyan, Haçik Dildilyan |
Tripoli (Lübnan) | Bagdasar Admalyan, Jacob Ibrahimyan, Simpat Arabyan |
Zahleh (Lübnan) | B. Hacaduryan |
İlginizi çekebilir
- Onun Hazinesi Fotoğraflar
- Anadolu’nun Yerel Fotoğrafçıları (1920-1970)
- Anadolu Fotoğrafçılığı ve Fotokart Estetiği
0 Yorum bulunuyor “Osmanlı Fotoğrafçılığında Ermenilerin Rolü”